Ana içeriğe atla

Ofis Krallığı Bölüm 1 : Keloğlan'ın dramı

Bir zamanlar çok yakınlarda bir yerde "Ofis Krallığı" adında bir ülke varmış.Burada Keloğlan adında bir garip oğlan yaşarmış. Keloğlan şu aralar çok üzgünmüş. Çünkü canı çikolata, şeker istiyormuş ama parası az olduğu için alamıyormuş. Şeker alabilmek için son parasıyla kumar oynamış ama kaybetmiş.

Böylelikle hiç parası kalmamış. Dağlarda tepelerde tek başına gezerken Kozalağa rastlamış ve derdini anlatmış.


Kozalak bu duruma çok üzülmüş ve yardım etmek istemiş. O sırada Uğur Böceği ile karşılaşmış ve ona da durumu anlatmış.


Ancak Uğur Böceği pek oralı olmamış. Aklı peşinde olan kurbağadaymış. Derken Kurbağa Uğur Böceğini bulmuş ve yemeye çalışmış.


Kozalak Uğur Böceğinden umudu kesince soluğu Domuzcuğun yanında almış.


Ancak Domuzcuk da hayvan hakları protestosunda olduğu için Keloğlan'ın dramı ile hiç ilgilenmemiş. Kozalağın canı çok sıkılmış, tam vazgeçmek üzereyken, aklına Kralın Soytarısı Süslü Kaplumbağa gelmiş.
Süslü Kaplumbağa, kozalağı dikkatlice dinlemiş. Keloğlan'ın durumuna çok üzülmüş ve durumu Kral'a söylemesi için Kozalağa cesaret vermiş. Hatta araya adam koyup Kral ile bir görüşme ayarlamış. 
Kral, Keloğlan'ın durumunu duyunca hiddetlenmiş. Gürlemiş. "Benim krallığımda kimse şekersiz kalmamalı. Tez şeker yollana" fermanını vermiş.

Böylece bir sürü şeker ve çikolata yollanmış ve Keloğlan muradına ermiş. Gökten üç şeker düşmüş. Biri benim, biri hikayeye karakterleri  ile destek veren arkadaşım Zeynep'in, biri de sizin başınıza.. :)
 - 1. Bölümün Sonu -

Yorumlar

  1. alkış, alkış :)
    yeni elemanlarımla her zaman desteğe hazırım,bu arada elmamı da kaptım.. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu