Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ofis Krallığı Bölüm 3 : Yılbaşı Partisi

Ofis Krallığı'nın sarayında bir koşturmacadır gidiyordur. Kral, halkına sürpriz bir yılbaşı partisi hazırlığı içindedir. Süslü Kaplumbağa ve Kozalak bu partinin organizasyonu için görevlendirilmiştir. Bu arada halk da Kralın partisinden habersiz şekilde kendi partileri hakkında konuşmak üzere bir araya gelmiştir. Yılbaşı heyecanı ile Kozalak ve Süslü Kaplumbağ' nın toplantıda olmaması kimsenin dikkatini çekmez. Keloğlan' ın en büyük sıkıntısı süstür. Doğru ya, süs olmadan yılbaşı partisi olur mu? Domuzcuk,   "Kral kendisine çok güzel bir parti hazırlığı yapıyor. Orada çok süs var, birazını çalsak kimsenin haberi olmaz"  der. Böylece Zürafa, Domuzcuk ve Keloğlan, süsleri çalmak için saraya sızarlar. Saray girişine de Kurbağa ve Uğur Böceği' ni nöbetçi dikmişlerdir. Bizimkiler süsleri çalarken, Süslü Kaplumbağa ve Kozalak içeri girer. Domuzcuk, ikisinin kendilerine yardıma geldiğini sanıp mutlu olmuştur ama bu esnada Uğur B

Kar...Toplantı...Basketbol

Cumartesi sabahı karlı bir güne uyandık. Daha doğrusu benim evimin olduğu yerlerde kar vardı ama sonradan öğrendik ki, şehir merkezinde karın "k" si yok. Tüm kış böyle geçiyor aslında. Evden lahana gibi kat kat giyinmiş bir şekilde çıkıp, şehir merkezine yaklaştıkça yavaş yavaş normale dönüyorum. :) Bu Cumartesi benim için aksiyonu bol bir Cumartesi oldu. Çünkü asıl planım Hacettepe - Beşiktaş Milangaz Maçına gitmek iken, erken saatlere sıkıştırılmış bir yıl sonu toplantısı ile uğraşmamız da gerekiyordu. Toplantıyı başka bir güne almaya çalıştım ama olmadı. Maç 14.00'de , toplantı 10.30'daydı. Üstelik toplantı yaptığımız yer şehire nispeten uzaktı. Benim maça yetişme ümitlerim yavaş yavaş tükeniyordu. Dahası da var, toplantı sadece konuşmaktan ibaret olmayıp, bir de çalışma atmam gerekince (genetik işler bunlar..başımıza işler bunlaaarrr ) her şey daha da olumsuz olmaya başladı. çünkü çalışma sonucu kötü çıkarsa, tekrar yapmam gerekebilirdi. Dolayısı ile heyecan

Disko Kralı "Gitar Gecesi"

Bu gece Disko Kralı' nın belki de en iyi bölümü yayınlandı. Türkiye'deki gitar ustaları, muhteşem bir gece yaşattılar. Ahmet Güvenç, Akın Eldes, Asım Can Gündüz, Batu Mutlugil, Burak Yerebakan, Yavuzcan Çetin, Cem köksal, Selçuk Sami Cingi, Gür Akad, İzi Eli, Model Band, Murat Çekem, Murat Çopur, Okan Işık,  Özgehan Özturan, Serdar Öztop ve Tuncer Tunceli...of ki off...Hepsi solo performansları ile döktürdüler. Özellikle Yavuz Çetin'in anıldığı anlarda, Yavuzcan'ın gözlerinde kaybolduk. Hele bir son yaptılar ki programa, anlatılmaz izlenir..Göz yaşlarımı tutamadım...

National Geographic 2011 Fotoğraf Yarışması

Her zaman özel karelerle doludur Nat. Geo. Yazılarını okur bitirirsiniz ama o özenle seçilmiş resimlerine bakmaya doyamazsınız. 2011 fotoğraf yarışması sonuçları açıklanmış. Yine muhteşem kareler var. Ben beğendiklerimi seçtim. Shikhei Goh Kent Shiraishi George Voulgaropoulos Hung-Hsiu Shih Anuar Patjane Tüm resimlere bakmak için...

Afili Lügat

Afili Lügat , çok eğlenceli, ara ara açıp herhangi bir sayfasını okuyacağınız, çerezlik bir kitap. Geçen yıl bir kitapevinde öylesine okumaya başlayıp, satın alarak çıktığım bir kitap. Dünya tarihine etki etmiş bir çok ünlü ismin, söylediği ve yazdığı aforizmaların derlemesi. Bu kitapta, bilim adamından siyasetçiye, sanatçıdan sporcuya bir çok kişinin güzel ve derin sözleri bulunuyor. Konular alfabetik sıra ile işlenmiş ve bu da bir sözlük havası vermiş kitaba.  Geçtiğimiz yıllarda çok popüler olan "Cahillikler Kitabı" ' nı hazırlayan ekip tarafından hazırlanmış. Evet buram buram ticaret kokuyor, sonuçta özgün değil derleme bir kitap ama tam da benim aradığım bir derleme. Bence her kitaplıkta bulunması gereken bir kitap. Örneğin "İ" harfine bakalım: "İntikam" başlığından bir iki örnek; " İntikama odaklanan insan, normalde iyileşip düzelecek olan kendi yaralarını açık tutar. " Francis Bacon "Bağışlama kadar ka

Güne güzel başlamak...

Gerekli malzemeler; 1 adet arkadaş 1 adet kurabiye kasesi 1 adet çam ağacı Hazırlanışı: Sabah mahmurluğunu henüz üzerinizden atmamış şekilde esneye esneye ofise giriş yapıyorsunuz. Ofis arkadaşınız  "sana sürprizim var" diyor. Burada merakın kıvamı mutluluk için püf nokta. Sonra çantasından şipşirin bir çam ağacı çıkarıyor. Kendi elleri ile yapmış olmalı ki mutluluğunuz kabarsın. Mutluluğunuz neredeyse hazır. Tadını daha mükemmel yapmak için arkadaşınız çantasından bir kurabiye kasesi çıkarıyor. Bunlar öyle sıradan kurabiyeler de değil. Üzerlerinde 2012 den beklentilerimizi ifade eden aşk , para   ve şans  simgeleri de var . :)) Mutluluğunuz artık hazır. Afiyetle yiyebilirsiniz. Uğur getireceğine de emin olabilirsiniz. Ben kendi öncelik sırama göre "para" dan yemeye başladım :) Ellerine sağlık Zeynepciğim ....: D

İnsan Beynini Geliştiren 10 Roman

Edebiyatın ‘iyileştirici’ niteliğinden yola çıkan bir grup bilim insanı, nitelikli romanların insan beynini geliştirip keskinleştirdiğini, sosyal bağları güçlendirerek kişiliği değiştirdiğini ve ilişki kurmayı kolaylaştırdığını ortaya koydu. Toronto Üniversitesi öğretim üyesi psikiyatr Keith Oatley ve Ingrid Wickelgren tarafından Scientific American’da yazılan makaleye göre, roman kahramanlarıyla özdeşleşmek, hem hayal dünyasını zenginleştiriyor, hem de sosyal bağları güçlendiriyor.                          Nitelikli bir roman, bu etkileriyle insan beynini de keskinleştiriyor ve insan davranışlarına ilişkin sağlam ipuçları veriyor. İki bilim insanı, insan beynini en fazla geliştiren on romanı da tespit etmişler. Listede yer alan on roman şöyle: Johann von Goethe / Genç Werther’in Çektikleri (1787) Jane Austen / Aşk ve Gurur (1813) Nathaniel Hawthorne / Kırmızı Leke 1850 Gustave Flaubert / Madam Bovary (1856) George Eliot / Middlemarch (1870) Leo Tolst

"Ex-Factor" Lauryn Hill Vs John Legend

Lauryn Hill' in en sevdiğim şarkılarından birisidir. Geçenlerde bu şarkıyı John Legend' in de yorumladığını öğrendim. Çok başka bir şarkı çıkmış ortaya. Hangisi daha güzel siz karar verin (Benim oyum Lauryn Hill'e. Çünkü o versiyonunda şarkının ritimlerini de çok seviyorum).

Reklamlar...

Bu yıl da bitiyor. Bitmeyenini bulamadık henüz. Bulsak da ister miydik bilmiyorum. Bu yıl çok güzel reklamlar vardı. Ben bunlardan en sevdiğim 5 tanesine karar verdim. Eminim çok unuttuklarım vardır ama, ilk aklıma gelenler her zaman en çok etkilendiklerim değil midir :) THY THY, son iki yıldır ciddi bir atılımda. Bu reklamların hepsi çok güzel. Ben bunu seçtim.  Manu'lu reklam daha güzel ama 2010 a rastgeliyor maalesef. SNICKERS Bayıldım...bayıldım... Fikir güzel, uygulama şekli daha da güzel. Biliyorsunuz reklamda bir ünlü ile anlaşılınca genelde abartılır. Burada özellikle Gönül Yazar'ın sadece bi iki saniyelik katkısı reklamı çok daha güzel yapıyor . TÜRK TELEKOM Reklamın iki güzelliği var. Birincisi eski döneme ait özeni. İkincisi de süpriz bir vuruculuğa sahip olması. Sonuna kadar merakla izleyip şaşırıyorsunuz. DACIA Reklam sektöründe çalışan bir arkadaş, reklamın iyiliğini, görüntü kalitesi, konu vs. değil, dile çabucak dolanan ve

Ofis Krallığı Bölüm 2 : Yabancı

Hayvan hakları protestolarından yorgun düşen Domuzcuk, ormanda yürüyüşe çıkmış. Kafasını dinlemek istiyormuş.    Derken çalılıkların arasında daha önce hiç görmediği bir şeye rastlamış. Bu şey hem uzun, hem desenli, hem de canlıymış.   Domuzcuk çok korkmuş ."Bunu hemen birilerine söylemeliyim" diyerek koşmaya başlamış.      Koşarken önce Kurbağa ve Uğur Böceğine rastlamış. Ama Kurbağanın, hala takıntı yaptığı Uğur Böceğinin peşinden koştuğunu görünce, Domuzcuk onlara hiç bir şey anlatmadan koşmaya devam etmiş. Ve sonunda Süslü Kaplumbağa ile karşılaşmış. Durumu Kral'a iletmesini söylemiş. Kral bahçesinde dinlenirken, kaplumbağanın verdiği haberle huzursuz olmuş ve hemen krallığı toplamasını söylemiş. Krallık arasında uzun tartışmalara girmiş.Kral, "Bu yabancı krallığımız için tehdit oluşturabilir" demiş. Keloğlan "belki de uzaylıdır " demiş. Bu kelime halkta huzursuzluğa neden olmuş. Hatta, Kurbağa "uzay

Beşiktaş...Fernandes...Futbol...Eduuohaaa :)

Dün akşam formamı giydim ve Beşiktaş - Stoke City maçını izlemek için TV'nin karşısına geçtim. Taraftarların konfeti şov işaretiyle, Güntekin Onay ve Metin Tekin ikilisi eşliğine başladı maçımız. Stoke City'e içerlemiştim zaten geçen maçtan. Ortaya koydukları şey kesinlikle futbol değildi ve biz o maçta iyi oynayan taraf olmamıza rağmen yenilmiştik. Çok istiyordum bu maçı alalım, Beşiktaş ama önce futbol kazansın. Biliyordum çünkü sonuç ne olursa olsun bu maçta da Beşiktaş iyi oynayan taraf olacaktı. Maç da öyle başladı zaten. Beşiktaş belki oyun olarak çok kaliteli olmasa da baskın olan ve topu ayağında tutan taraftı. Golün gelmesi içten bile değildi. Geldi de zaten. Geldi ama onlar attı. Hatta onlara attırdık. Kötü futbol oynayan takımlar şansa oynuyorlar, "ya tutarsa" diye. Biz de tutturduk. Önce adam kaçırdık arkasından Egemen 'e çarptı top ve ağlara giderken Rüştü topa bakakaldı. İçimden "yine mi, yine mi" dedim. Çünkü şanssız bir takımız

Puzzle Zamanı

Kış gelince evde yapılan etkinlikler çoğalıyor malumunuz (yazın hiç eve girmem ya.. :) ). Yani puzzle almanın tam zamanı. Geçen yıl 1000 parçalık "Halı Tüccarı" ve "Ringa Balığı Avı"  'nı yaptım. Şimdi duvarlarımı süslüyorlar kendileri... Bu sene ilk hedefim "Nil Kıyısında Kadınlar" tablosu. Mümkünse 1500 parça. Ne de güzel kafa oyalar şimdi :) Sözkonusu halı canımı okudu... Tablonun sarı gökyüzü kısmını iki günde, kalan deniz, tekne vs kısmını yarım günde yaptım. Fondaki ve nehirdeki düzlüğü, beyazlığı gördükçe, bu puzzle'ı almanın kendime işkence olduğundan emin olmaya başladım. Ama alacak mıyım? Kesinlikle :)

Işık..Işık..Işık...

Yılbaşı deyince aklıma hemen  "ışık" geliyor. Hem süslemeler, hem de havai fişekler...Her şehirde olduğu gibi Ankara'da da yılbaşı, özel süslemelerle bekleniyor. Kasım sonu dedin mi AVM'ler başlıyor malum şaşaalı süslemeye. Ağaç oluyor, devasa kar taneleri oluyor, noel baba oluyor, farklı farkı bir sürü obje ile süslüyorlar mağazalarını. Hepsinin de ortak yanı "ışık". Tarkan, bundan yıllar önce "ışık..ışık..ışık..daha çok ışık "   derken eminim bunu kastetmiyordu. Hepsinde de insanın gözünü alacak şekilde çok ışıklandırma yapıyorlar. Görmek mutlu etse de bazen yorucu da olabiliyor. Ancak Panora 'nın bu seneki süslemeleri hoşuma gitti. Her ne kadar yine tüm iç taraf bir sürü ışıkla süslense ve bu göz yorucu olsa da, ortadaki ağaç, noel baba ve dışardaki ağaç hoşuma gitti. Armada 'nın içini henüz görmedim, dışında klasik süsler var ama gelenekselleştiği üzere tepesindeki kocaman "Mutlu Yıllar 2012" yazısı yerini almış. "

Eee bize bir şey olmadı..!!

Illumunati olayını bugün öğrendim. Anlamadım bile. Bir şeyler olmuş, olacakmış vs. vs. Sadece bu karikatür cuk olmuş, onu biliyorum :)

Sertab ve Rengarenk

Son bir kaç yıldır şöyle bir düşüncem vardı.  "Eskiden albümler daha iyidi, daha güzel şarkılar, daha kaliteli sesler, daha iyi aranjeler vardı, şimdi çok bozdular herşeyi" .  Bu düşünce sayesinde bir çok albümü tamamen dinlemezdim bile. Sonra farkettim ki değişen müzik değil, biziz. Hayat öyle bir kovalıyor ki, albümleri hep fonda dinliyor, ona özel zaman ayırmıyoruz. Eskiden böyle değildim ben, her albümü defalarca arka arkaya dinler, kartonet elimde, kim yazmış, kim çalmış, vokallerde kimler var bakardım. Öyle verirdim ki kendimi müziğe, tek bir zil sesi, bir gitar tınısı bana tat verirdi. Sonra işte bana bir haller oldu, özenle dinlememeye başladım, üstelik bunu yaparken de insanlara özenmiyorlar artık albümlerine diye eleştiride bulunuyordum. Tüm bunları neden mi anlatıyorum. Yaklaşık iki saat önce eve dönüş yolunda Sertab'ın "Rengarenk" albümünü ilk kez baştan sona dinledim. Albüm çıktığı andan beri elimin altındaydı ama arada bir "İstanbul&

Bu Yapılır mı Be Beşiktaş?

Şimdi, efendim, evrim teorisinde "doğal seleksiyon" denilen bir kavram var. Bu kavrama göre, zayıfların elendiği güçlülerin hayatta kaldığı bir mücadele sözkonusu. Böylelikle bir sonraki nesle güçlü genlerin aktarılması ihtimali artıyor. Böyle böyle zayıf halkalar tamamen temizleniyor. vs. vs. Şimdi, benim cancağızım Beşiktaş 'ımın bu konu ile ne ilgisi var diyeceksiniz. Olmaz mı. Dün gece Macabbi Tel-Aviv  - Beşiktaş maçını izleyen ve kalbi zayıf olan insanların kısmen elendiğini düşünüyorum. Zira zaten sayıları bir önceki Beşiktaş - Dinamo Kiev maçının son dakikasındaki karambolden sonra azalmıştı. Böyle böyle kalbi sağlam bir nesil oluşmasında Beşiktaş'ım üzerine düşeni yapıyor. Tövbe yarabbim... Şaka bir yana...:) Bu yapılır mı be Beşiktaş'ım? Bu yapılır mı be Carvalhal ? Bu yapılır mı be Quaresma hatta hatta bu yapılır mı be Almeida ? Şöyle ki... Dün film gibi bir maç yaşadık. Aşık olduk, ayrıldık ve final sahnesinde tekrar kavuştuk. Quaresma