Ana içeriğe atla

Işık..Işık..Işık...

Yılbaşı deyince aklıma hemen "ışık" geliyor. Hem süslemeler, hem de havai fişekler...Her şehirde olduğu gibi Ankara'da da yılbaşı, özel süslemelerle bekleniyor. Kasım sonu dedin mi AVM'ler başlıyor malum şaşaalı süslemeye. Ağaç oluyor, devasa kar taneleri oluyor, noel baba oluyor, farklı farkı bir sürü obje ile süslüyorlar mağazalarını. Hepsinin de ortak yanı "ışık". Tarkan, bundan yıllar önce "ışık..ışık..ışık..daha çok ışık "  derken eminim bunu kastetmiyordu. Hepsinde de insanın gözünü alacak şekilde çok ışıklandırma yapıyorlar. Görmek mutlu etse de bazen yorucu da olabiliyor. Ancak Panora'nın bu seneki süslemeleri hoşuma gitti. Her ne kadar yine tüm iç taraf bir sürü ışıkla süslense ve bu göz yorucu olsa da, ortadaki ağaç, noel baba ve dışardaki ağaç hoşuma gitti.

Armada'nın içini henüz görmedim, dışında klasik süsler var ama gelenekselleştiği üzere tepesindeki kocaman "Mutlu Yıllar 2012" yazısı yerini almış. "2" nin aşırı temiz ve parlaklığından anladığımız üzere önümüzdeki 7 yıl o son rakam daha parlak olacak :) İşte size Panora AVM'den sevdiğim objeler.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu