Ana içeriğe atla

Bahar Duası...


Pin It



Pin It


Pin It



Pin It


Pin It

Bu resimler sizi aldatmasın. Bunlar geçen bahardan çektiklerim...Bu sene bahar gelmiyor, gelemiyor, gelmek istemiyor. Hala kışı yaşıyoruz. Biliyorum atalarımız, "Mart kapıdan baktırır..." demiş ama hani bu süreç hep şöyle işlerdi; Artık havalar hafiften ısınmaya başlardı (hafiften diyorum bak) ama birden Mart gibi donardık tekrar. Bu yıl ise çok farklı bir süreç yaşıyoruz, henüz hiç hava ısınmadı. Hala kışın ilk günlerini yaşıyor gibiyiz. Hava durumu siteleri haftaya da kar var diyor. Eğer böyle giderse biz de "Nisan kapıdan baktırır.." diyeceğiz diye korkuyorum. Torunlarımıza bırakmak zorunda kalmayız umarım bu kalıbı :/

Baharı korkuttuk mu acaba, kızdırdık mı yoksa? Kış ile işbirliği yapmış gibi görünüyor. İkisinin birlikte Cemre' lerin ikisini ortadan kaldırdığını düşünüyorum. Üçüncüsüne dokunmadan bir şeyler yapmamız lazım. O nedenle "Bahar Duası" geldi aklıma. Hep yağmur için yapılacak değil ya. Artık mahalledeki dini bütün amcaları toplar yollara mı dökülürüz, ulu bir çınar altına sepet sepet yiyecek mi bırakırız bilmiyorum. Bana pagan yıldızı çiz, etrafına tuz dök, ortasında dur deseler onu da yaparım. Bir çok dini ritüele kapım açık :)

Hoş kızgınlıklarını da anlamıyor değilim, madem kıymetini bilmiyorsunuz, yaşamayın dercesine yeşil örtüsünü gizliyor tabiat ana aylardır. Çok uzun sürdü bu kış, çok çok uzun. Uzun ve ağır şartlarda. Vuslatı bekler gibi bekliyorum baharı, gönlünü alalım da gelsin artık....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu