Ana içeriğe atla

Mini Piknik...

Bazen insan gözünün önündekini görmüyor, bazen de görüyor önemsemiyor, bazen görüyor, önemsiyor ama hiçbir şey yapmıyor. İşte bizim dibimizdeki bu piknik alanına üç yıldır gitmeyişimizin nedeni bu seçeneklerden birisine dayanıyor. Aslında biliyorduk orada böylesi güzel, içaçıcı bir yer olduğunu ama bir türlü gitmeye yeltenmiyorduk. Dün yemeklerimizi alıp mini piknik yaptık burada. Balkan müziği eşliğinde hem de :)

Sıkıcı ve sıcak bir iş gününde yapılacak en iyi şeymiş yeşil bir alana kaçmak, bir saatliğine de olsa. Meğer mutluluk, huzur ya da iyi bir şeyler yakınımızda olabiliyormuş. Çok iyi geldi bu mini piknik bize. İşe dönüş yolu biraz ızdırap olsa da bu sıcakta, yürüyerek 5 dakika mesafelik bu alana daha önce neden gelmedik diye hayıflanıp durduk.

Elimizde kalan, güzel geçirilmiş bir saat, biraz huzur ve bu fotoğraflar oldu...

 İşte balkan müziğimizin kaynağı...


 Benim böyle şeylere zaafım var, nerede görsem çekiyorum... :)

 Şunun gibi...

Ve bunun gibi :) (Üç silahşörler)

 Oturduğumuz yerin tam karşısında bir dilek ağacı vardı.. :)

O beyaz şeylerin senin üzerinde ne işi var...
Doğru açıdan bakarsan böylesi bir güzelliğin içindeydik... Açı ile bozduk kafayı bugün :)

 Ben bu resmi günün resmi seçiyorum, kimse de karışamaz...

 Beyaz bir gül görünce, gereksiz sanatsal çalışma dürtüme engel olamadım... :/

Veee bu örümcek de tahminimizce bizimle piknik alanından ofise kadar geldi. Yoksa orada işi ne, kader, şey pardon örümcek ağlarını örüyor başımıza... :)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu