Ana içeriğe atla

Tatil Notları: Merhaba deniz...

Bugün iki haftalık tatilimin son günü. Özetle güzel bir tatil geçirdim. Dolu dolu... Zaten özel bir şey hedeflememiştim. Sahil, dalgalar, aile muhabbetleri, kafa dinlemek, gülmek, eğlenmek. Hepsini de yaptım. Hatta 12. Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali' nin olması tatilimi daha da canlandırdı. Bununla ilgili notları daha sonra paylaşacağım.

Tabii ki bol bol fotoğraf çektim. Dağı, taşı, suyu, toprağı ne varsa payıma düşen...

Zaten daha çok fotoğraf paylaşacağım. Yazılar için zaman var...

Bu postumda uzzzuuuunn zaman sonra denizle ilk buluştuğum günün fotoğrafları var...

Hayatın özeti bu dalgalar. Hayat bundan ibaret. Dalgalanmalardan. Gidip gelmekten.
Çoşup durulmaktan...Ne diyorum ben yaa....Geliyoruuuuummmmm :)


 O kadar çok taş fotoğrafı var ki, bunu ayrı bir post yapacağım. Ama o gün bunu da çektim.
Güneşlenirken tam burnumun dibindeydi.

Ne yüzmek, ne de güneşlenmek saatlerce, en hoşuma gideni gün batımında sahilde yürümek.
Ayak izlerin kumlarda sana eşlik ederken yürümek gibisi yok...

Her kim ki Side' de gün batımı izlememiş ola, vay haline...





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu