Ana içeriğe atla

Ulus' ta bir pazar: Hamamönü Mahallesi

Fotoğrafçılıkla ilgileniyorum diyorsanız ve Ankara' da yaşıyorsanız, çekim yapabileceğiniz belli başlı bir kaç yer vardır. Ankara Kalesi, Beypazarı ve Hamamönü Mahallesi. Ben de bu pazar, Hamamönü Mahallesi ile tanıştım. İlk kez çekime gittim ve ilk kez makina ile bu kadar haşır neşir oldum. Haliyle çektiğim fotoğrafların % 50' si bulanıktı :/. Neyse ki her durduğum yerde defalarca deklanşöre bastığım için net görüntüler de yakalayabildim.

Hamamönü Mahallesi, Ulus' taki eski evlerin restore edilip, kafe, bar, mağaza haline getirilmesi ile oluşmuş bir mahalle. Ankara' nın göbeğinde olmanıza rağmen bambaşka bir yerde bir kaç saat geçiriyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Oldukça güzel ve eğlenceli bir yer olmuş. Tabi bizim gibi fotoğrafçılıkla ilgilenenler için de bir maden adeta.


Geniş açı... 


 Favorilerimden ilki...


 Gülü netleştirmeye çalışmıştım, yapamamışım :/


Şu balkona çıksam da, biri bana serenat yapsa ya...


Işık da acayip güzel... 


 Açımı seveyim...

Başarısız bir odaklama çalışması 


Başarılı bir odaklama çalışması 


Bu evleri, bu açıdan çekmeyeni dövüyorlarmış... :)  


Meydanı boş buldun Özlem, çek dur... Vol.1 


Meydanı boş buldun Özlem, çek dur...Vol.2


Karacabey Camii


Çarşı pazar... 


Gölgeler... 


Favorilerimden ikincisi.


Bilerek akşama doğru çıktık ki, böylesi güzel ışığı yakalayabilelim
Favorilerimden üçüncüsü. (Yazar burada çaktırmadan kendini över)


İçiçe geçmiş evler, çatılar... 


Güneşi tamamen kaybetmenden bir fotoğraf daha...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu