Ana içeriğe atla

Yağmur...Kahve...Sinema...



Sabah uzun süre camdan bir ot topluluğuna baktım (ot topluluğu komik oldu farkındayım). Yağmur üzerinde çok güzel damlalar bırakmıştı. "Fotoğrafını çekmeliyim, çeksem mi acaba" diye düşünüp durdum. Sonunda "yok dayanamayacağım" dedim, çıktım dışarı ve çektim. Nerden bilebilirdim ki bu kadar güzel olacağını :)


Yağmurlu günlerim belirli klişelerle dolu. Bunlardan ilki yukarıda da gördüğünüz gibi, su damlalı börtü böcek fotoğrafı çekmek. İkincisi de köpüklu sütlü kahvemiz. Ofiste sırf bunun için köpürtücü bile var. Yağmur yağacak, biz de elimizde kahveler dışarıyı izleyec...şey pardon pardon çalışacağız.


Son klişemiz ise sinema. Hafta sonu ise evde, hafta içi ise iş çıkışı sinemada, ne güzeldir bu mevsimde film izlemek. Bugün de gitmeye niyetliyiz ama seçim yapamıyoruz.. :S







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu