Ana içeriğe atla

Gak Gak Gubarak...




Karlı bir Ankara Sabahı daha... Sanırım önümüzdeki üç ay böyle geçecek günlerim. Sabahları bembeyaz bir şehre uyanacağım. Daha az dışarı çıkacak (her gece barda, gönlü hovardayım ya...) daha çok evde vakit geçireceğim (Bu postu 21 Aralıktan sonra mı yazsaydım acaba !!??).

Bu kış, geçtiğimiz kışın aksine daha çok okumaya zaman ayıracağım. Ne diyordu Nazan Öncel şarkısında...Gak gak gubarak...şey pardon...oku oku melek ol cennete git... :) Aminnnn....

Kafayı dinlemenin en güzel yanı, onu farklı şeylerle doldurmak sanırım. Sakinleşmek için, ne istediğimi keşfetmek için...Bahara yeni umutlar için...Okuyacağım.

Bunun için hazırlığımı da yaptım aslında. Stoklar tamam. Elimde okunmayı bekleyen şimdilik 5 kitap var. Bir de yarım bıraktıklarım... Daha da artar bu sayı...

Şöyle özetleyeyim...

Bitirmem gerekenler... 


Vizyonda...


Gelecek program :)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu