Ana içeriğe atla

Kitap Fuarı...



Geçtiğimiz hafta sonu yani son günlerinde ziyaret edebildim fuarı. Bu yıl 1-9 Aralık tarihleri arası Congresium da olmasına karar verilmiş. İyi de olmuş aslında. Sonuçta daha yeni bir fuar alanı. Daha düzenli standlar kurulabilir bir mimariye sahip. Ancak yine de biraz karışık geldi bana. Daha doğrusu standlar arası mesafe dar olduğundan bir standın önü kalabalıksa karşıdakinin ziyareti zor olabiliyor. Bir de girişte alınan o 5 TL lik ücret neydi onu anlamadık.




Bir hayli kalabalıktı. Bu güzel bir şey tabii. Hafta sonu olduğu için imza günleri vardı. Emin Çölaşan, Nihat Genç, Vural Savaş aynı anda imza dağıtıyorlardı. Vural Savaş' ın kitabını imzalayıp, Nihat Genç' e götürmesi ve onu tebrik etmesi çok zarif bir hareketti. Birgün sonra gitseydim, Türkan Şoray' ı, sultanımızı da canlı canlı görebilirdim. O da kitabını imzalayacaktı ancak çok kalabalık olur diye yanaşmadık. Bir de benim o fuara gitme nedenim bunlar değildi aslında. Ben neremden uydurmuşsam artık bu fuarı daha çok "sahaflar" fuarı olarak algılamıştım. Yani hep eski, ikinci el kitapları bulabileceğim standlar olacak ümidi ile gitmiştim. Bir kaç sahaf vardı ama onlarda da ikinci el kitap yoktu. Evet onlarda kitap ucuzdu ama aradığım kitaplar yoktu. Diğer standlar da normal fiyatlarına çok yakın fiyatlarla satıyorlardı. Bu nedenle gezmek dışında bir şey yapamadım.




Tabii ki sadece kitap yoktu. Hediyelik eşya, poster, tablo, TEMA Vakfı'nın meşe palamutları gibi farklı şeyler de vardı. Ayrıca LeMan ve Uykusuz gibi dergilerin standları oldukça kalabalıktı.








Yine de güzeldi gezmek. Beklentiyi doğru tuttursaydım daha da iyi olacaktı :)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu