Ana içeriğe atla

Mirasçılar...


Geçtiğimiz hafta Mirasçılar'a gitmiştik. Yazmak bugüne kısmetmiş...

Arkadaşım "Mirasçılar'a bilet aldım" dediğinde hemen birazcık araştırdım. Konusu vs. derken gözlerimi kocaman yapan "1 perde" ifadesini gördüm. Amanınnnnn....Malum Kış Gelmeden oyununda acı bir tecrübe yaşamıştık. Bir de oyunun İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendiğini duyunca daha da şüpheli baktık duruma. Yanlış anlaşılmasın, benim İzmir Devlet Tiyatrosu ile hiç bir sorunum yok, izlemedim henüz bir oyununu. Ancak arkadaşım bir kaç gün önce bir oyunlarını izlemiş ve pek beğenmemiş. Bu nedenle ön yargılarımız neredeyse bizi ele geçiriyordu. Ama ne yaptık? Duruma bir yetişkin edasıyla yaklaştık ve izlemeden bilemeyiz diyerek düştük tiyatro yollarına. İyi ki de düşmüşüz...

Oyunun Konusu kısaca şöyle :

"İkinci dünya savaşı yıllarında,iki oğlunu, kocasını ve damadını savaşa kurban veren Saliha kadının evine, bir gece yaralı bir genç gelir. Adı Törehan olan bu savaş gazisi genç, Saliha ve kızı Peruza ile yaşamaya başlar. Bir süre sonra da Saliha’nın kızı Peruza ile evlenir.


Oyun, yıllar sonra Törehan’ın ölümü ile başlar. Yıllardır Törehan’ı arayıp sormayan kız kardeş ile enişte birden çıkagelir. Bu ikili tapuyu ele geçirip eve sahip olmak için türlü entrikalar çevirirken, işe kentsel dönüşüm projesi için bazı evleri istimlak eden komisyon karışır. Saliha, ardından çevrilen dümenleri fark eder.Ve?.. "

Oyunun Kadrosu 

Yazan : DULAT İSABEKOV
Çeviren : AHMET ALYAZ
Yöneten : TOMRİS ÇETİNEL
Dekor - Giysi Tasarımı : GÜNNUR ORHON
Işık Tasarımı : KEMAL GÜRGÜN
Müzik Direktörü : CUMHUR BAKIŞKAN
Yardımcı Yönetmen : MUSTAFA ŞEN
Asistanlar : OKAN KOÇ - DERYA KARA ERK
Sahne Amiri : MÜJDE BİLİR
Kondüvit : ÖMÜR AÇIKALIN
Işık Kumanda : ÖNDER YAĞLIDERE
Dekor Sorumlusu : CAN ÖZEL
Aksesuar Sorumlusu : CEYHUN AKÇELTİK

Oyuncular

MELTEM ERTÜRK
ŞEBNEM DOĞRUER
MUSTAFA ŞEN
GÜLDENİZ AYTUTULDU



Oyun hakkında düşüncelerime gelince, gerçekten güzel bir oyundu. Dram yüklü, komedi unsurlarının da olduğu, oyunculuğun çok üst seviyede olduğu, dekor kullanımının çok çok başarılı olduğu bir oyundu. Yaklaşık 1,5 saat süresi ile hiç de öyle tek perdelikmiş hissi uyandırmadı. Gayet doyurucu idi. Daha olsa yine pür dikkat izlenirdi çünkü oyun bir anda izleyiciyi içine çekecek bir samimiyete sahipti.

Oyunculuk tam kıvamındaydı. Özellikle Meltem Ertürk ve Şebnem Doğruer muhteşemdi. Mustafa Şen zaman zaman özellikle mimiklerde aşırıya kaçsa da onun da tadı çok güzeldi. Zaten bu oyuncular televizyon dünyasından da tanıdık. Şebnem Doğruer, Kırık Kanatlar, Kavak Yelleri ve Melekler Korusun gibi önemli dizilerde rol almış bir oyuncu. Mustafa Şen ise Vizontele filminde ve Baba Ocağı, Hayat Türküsü gibi dizilerde oynamış bir oyuncu. Demem o ki, yüzleri de tanıdık gelince daha bir ısınıyorsunuz oyuna.

Konu olarak zaten insanı etkileyen bir drama sahip oyun. Gerçi 1,5 saate sıkıştırılmanın verdiği bazı hızlı geçişler gözlerden kaçmadı. Ama yine de böylesi etkileyici bir dram, bu performanslarla birleşince bence gayet etkileyici ve doyurucu bir oyun çıkmış ortaya. İzleyin derim... 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu