Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Yaramaz Ağaç....

Dün bizim için çok yorucu bir gündü. Mesaiyi zar zor bitirdik. Kendimizi hemen dışarı atalım, biraz hava alalım dedik. Servisi beklerken her zamanki bankımıza oturduk ve temiz havayı içimize çekerek günün yorgunluğunu atmaya niyetlendik. İşte tam o anda karşımızdaki ağaç bize göz kırptı. Çok yaramaz bir ağaçtı. Resmen bizi çağırdı. "Biraz uzak mı?", "Orası çamur mu?", "Börtü böcek var mıdır ?" sorularına rağmen ayaklarımız bizi ağaca götürdü. Doğru yolda olduğumuzun işareti de geldi bu arada...:) Ağaç o kadar güzeldi, çiçekler o kadar çoktu ki, yorgunluğumuz geçmeye başlamıştı bile. İşte o andan itibaren benim içimdeki "fotoğrafçı canavar" açığa çıktı. Sonra neler oldu tam hatırlamıyorum. Günün sonunda cep telefonumda bir sürü çiçek fotoğrafı vardı... ÖNEMLİ NOT: İş bu post, yüksek dozda çiçek içermektedir :)

İki Ters, Bir Düz...

Kafa ölçüsü alamadan ördüm. Yarım günümü aldı. Örmek basit de, uydurmak... orada biraz bocaladık işte.  Enini biraz geniş, boyunu da biraz uzun yaparsak tam olacakmış. Yine de tüm gün taktı...:))

Baharı Bekleyen Kumrular...

Biziz o şu ara. Dikdik gözümüzü yola, bekliyoruz baharı... Mevsimler arasında ciddi bir savaş var. Bu fotoğrafı Pazar günü çekmiştim. Bir gün öncesinde Ankara'da ciddi ciddi kar yağıyordu. Bir gün sonrasında hafif güneşli bir hava bugün yine sevimsiz ve karanlık. Şu amansız savaşı Bahar kazansa da, güneşli havalara uyansak artık...Özledim.

İstanbul...

Hafta sonu günübirlik İstanbul yolculuğum vardı demiştim ya, gittim geldim bile. Zaman nasıl geçti, hala inanamıyorum. Rüya gibi geçen bir gün...Bir baktım dönüş uçağına binmişim bile. Çok eğlendim, çok yoruldum ama gittiğime değdi :) Ciddi ciddi gidiyoruz ha...    Reklam afişi için tekliflere açığım...  Kapalıçarşı beklediğimden çok çok daha büyük bir yermiş, çok sevdim. Koskoca Sultanahmet meydanından çeke çeke bunu çektim. Çok yetenekliyim, kabul...   Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi' ne bayıldım. Edebiyata ilgili insanlar için eşsiz bir yer. Mimarisi, dekorasyonu ve içinde her an bulunabilecek bir etkinliği ile harika. Sakince gelip kitabınızı okuyabilir, ünlü yazarların dökümanlarına bakabilirsiniz. Bir ipucu, topuklu ayakkabı ile gitmeyin :) Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi' nin içi.... Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında... :) Eminönü'nden bakış...Misafir bir martı eşliğin

Mor...

Nihayet alabildik ofisimize bir takvim. Gönül isterdi ki 2012 takvimimiz gibi bizi her ay güzel çizim ve şiirlerle karşılasın. Maalesef Mart sonu takvim almaya kalkışınca böyle oluyor...:) Bu yıl, her ay bizi Adriano Bacchella' nın mor temalı bir fotoğrafı karşılayacak. Moru da seviyoruz...sorun yok o zaman. Mart ayımızı hoş bir çiçekle süsledik...

İstanbul Yolcusu Kalmasın...

Yarın günübirlik bir İstanbul yolcuğum var, biraz heyecanlı biraz da şaşkınım. Son bir haftadır sürekli havadurumlarına bakıyorum mesela. "Havaalanında kaçta olsam?" planları yapıyorum. Yatağımın üstünde "onu mu giysem, bunu mu?" sürecinden arta kalan bir dağ duruyor. Öyle bir yolculuk işte...:)

Dersimiz Resim...

Bugün konumuz serbestti, bahar çizdim :p Gelsin istiyorum artık. Çok mu şey istiyorum? Ağaçlar çiçek açsın. İnce montlarla dışarı çıkalım. Ben örgü atkıları bırakıp, kelebek desenli şalımı sarayım boynuma...Daha renkli giyinelim, Güneş daha çok bizimle olsun. Ankara' ya mahsus polen yağışına bile razıyım...Bahar gelsin artık...

TV Karşısında Bir Hafta Sonu...

Bu hafta sonu çok tembeldim. Yani aslında bana göre değildim ama eylemlerimin envanterini çıkarınca tv karşısında bir hafta sonu geçirdiğim aşikar. Arada kanaviçemizi de yaptık tabii ki. Özetle ben memnunum...:) Öncelikle The Following dizisini izledim. Uzun zamandır merak ediyordum. Bilinçaltımda hafiften bir Kevin Bacon hayranlığı var itiraf ediyorum. Bu diziyi, hakkında söylenenlerden bağımsız olarak sadece Kevin Bacon için bile merak ederdim. Etrafta olumlu eleştiriler de duyunca izleyeyim dedim. Ve çok beğendim... The Raven filmi ile merak edip, The Crow filminde de kendisine gönderme olduğunu öğrendiğim Edgar Allan Poe' nun adını bu dizide de sıkça duyuyoruz. Kendisinden ilham alan bir seri katilin hikayesi anlatılıyor. Tabii ki çok daha karışık olaylarla... The Following' den sonra arkadaşımdan aldığım DVD' lerden ikisi izledim. Paris ve Köprü Üstü Aşıkları. Paris biraz bilindik bir hikaye ama Köprü Üstü Aşıkları beni gerçekten etkile

Enginar Gelmiş Hoş Gelmiş...

Kilometrelerce uzaktan koşup yetişmişler imdadıma. Tepemde birisi "Taze enginar istiyorum" diye söylenip duruyordu. Göreceğiz artık nasıl dolmalar yapacak...:))

Yeni Şeyler...

Bugün yaşadığımız rutin tempoyu kırıp yeni bir şeyler öğrendik. Heyecanlandım hafiften. Öğrencilik yıllarım geldi aklıma...çizerek çalıştım :) Vay be, paslanıyor muyuz ne...en ufak bir değişiklik bünyede heyecan yapıyor. Bu zinciri kırmak lazım...

Hercai...

Günün bu saati, güneşi bu melodiyle batırmak... Çok iyi geldi...

O Kuş Kondu Badi Parmağıma...

Hatırlarsanız geçtiğimiz haftalarda hamurdan kuşlar, balık, bıyık vs. yapmıştık. Burada görebilirsiniz o gün nasıl eğlendiğimizi. Tabii bu kadarla bitmiyor bu işler. Bunun daha pişirmesi, boyaması ve verniklemesi vardı. O gün eve gider gitmez fırına atıp 175 derecede 15 dk pişirmiştim ama ondan sonra bir türlü ilerleyemedim. Yok boya bitmiş, yok beyaz kalmamış, yok vernik almam lazım derken tam üç hafta bekledi bu güzelim şeyler. İşte geçtiğimiz hafta sonu bunlarla uğraştım. Boyalarımı ve sprey verniğimi aldım (ki bu vernik inanılmaz güzel, kolayca uygulanabiliyor) ve başladım işe.  Önce guaj boya ile ana renkleri boyadım. Ben genelde pastel tonları sevdiğim için tüm renklere hafif bir beyaz karıştırıyorum. Bence daha güzel renkler çıkıyor ortaya. Sanırım sadece sarıya yapmadım bu işlemi. Diğer tüm renklerde hafif bir beyaz etkisi var.  İşin en önemli noktası ince ayarlar. Çünkü siyah ile bu hatları yapmazsanız güzellikler ortaya çıkmıyor. Kuşun gagası, kanadı, gözler

Minik Kurbağa

Sabah arkadaşımla hafta sonu verimliliği üzerine ufak bir alışveriş yaptık :) Üretmek güzel şey, hele hele, ortaya böyle sevimli şeyler çıkınca. Bu kurbağalara bayıldımmmm. Ellerine sağlık Zeynepciğim . :))  Benim hafta sonu yaptıklarıma gelince. Bir ara onları da anlatırım. Şimdi bu güzel bardak altıklarımla günün ilk kahvesini içeceğim ...

8 Mart...

Karı Koca Arasında Ufak Tefek Cinayetler

Dün gece yine Altındağ Tiyatrosu'nda idik. Bu kez Bursa Devlet Tiyatro 'sunun bir oyununu izledik. Karı Koca Arasında Ufak Tefek Cinayetler. .. Önce oyun hakkında ufak bilgiler... "Evli çiftlerin evliliklerindeki ihmaller, sıkıntılar, alışkanlıklar, eksiklikler, fark edilmezlik, değişkenlik, cimrilik, üşengeçlik, olumlu olumsuz durumlar, mutluluk ve mutsuzlukları açık biçimde masaya yatırılmıştır. Sorgulanıp yüzleşilir. Oyun içinde oyunla gelişir." Oyunun Kadrosu Yazan : ERIC-EMMANUEL SCHMITT Çeviren : SERAP BABÜR Yöneten : MUSTAFA KURT Sahne Amiri : CİVAN ÖDEMİŞ Kondüvit : BÜLENT ÜNVER Işık Kumanda : ARKIN ÇAKIR Suflöz : FİLİZ SOYLUOĞLU Dekor Sorumlusu : EMRE ÇAMURKARAN Kostüm Sorumlusu : CEMİL BENZEŞ Aksesuar Sorumlusu : EMRE ÇAMURKARAN Peruka : ARZU KEPENEK Dekor Tasarımı : SERTEL ÇETİNER Giysi Tasarımı : ÖZGE AKARSU Işık Tasarımı : ZEYNEL IŞIK Yönetmen Yardımcısı : Z.A. SİNAN DEMİR Asistan : ATİLLA TETİK Oyuncular