Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Searching For Sugar Man...

Sen kendi halinde barlarda şarkılarını çalan birisi olacaksın, öyle ki utangaçlığından insanlara sırtını dönen bir şarkıcı. Ağır işlerde çalışıp, müziği sevdiğin için yapacaksın. Sonra birileri seni keşfedecek, iki de albüm yapacaksın ama hiç satmayacak. Tamamen başarısız olacak. Sen ağır işlerine geri döneceksin. Sonra kızın biri sevgilisine dinletmek üzere senin şarkılarının bir kopyasını başka bir kıtaya götürecek. Sonra o kıtada senin kopya albümlerin yok satacak. Herkesin evinde plakların olacak. Adeta bir halk kahramanı olacaksın. İnsanlar senin isminden para kazanacak, hakkında öldü haberleri çıkacak ve senin bunlardan hiç haberin olmayacak. Sen başka bir kıtada normal hayatını yaşamaya devam edeceksin.... Sonra bir gün bir gazeteci çıkıp senin "nasıl öldüğünü" araştırmaya başlayacak ve telefonla "sana" ulaşacak... :))) Böyle mucizevi bir hikayeymiş Sixto Rodriguez' in hikayesi.  Biz de "Searching for Sugar Man" belgeseli ile öğrendik..

Babalar ve Kızları...

Geçtiğimiz hafta sonu annem bizi fena satışa getirdi ve bir haftalık memleket ziyaretine gitti. Kaldık mı baba kız birlikte? İlk kez babamla birlikte bu kadar uzun süre kaldım. Öyle her yemeği kolay kolay sevmeyen babamla :) Ama itiraf etmeliyim ki gayet kolay oldu. Oldukça yardımcı ve uyumlu idi. Masalar birlikte kuruldu. Biri yemeği yaparsa diğeri salataya el attı. Çaylar nöbetli demlendi. Etraf birlikte toplandı... Hatta az pişmiş (!!! Burada kendime haksızlık etmeyeceğim. Sebze dediğin çok da pişmemeli...) yemeklerimi bile sorun çıkarmadan yedi. Zaten kafa olarak uyarız babamla. Mesela sabahtan akşama kadar sıkılmadan spor programlarını izleyip hararetli tartışmalar yapabiliriz. Bu durum biraz daha pekişti. Annem dönünce karşısında güçlü bir ittifak bulacak :)))

Hazırlık...

Ağustos bitmek üzere. Eylül benim tatil ayım olduğu için göz açıp kapayıncaya kadar bitecek zaten. Geldik mi Ekime ? Sonbaharda gezdin gezdin,  ardından bir kaç aylık uzun kış geceleri başlıyor. Yine gezeceğiz ama kabul etmek lazım ki evde daha çok vakit geçireceğiz. Üretkenliğimizin arttığı bu zamanlar için şimdiden hazırlıklara başladım ben. Daha kitaplar okunacak, puzzle'lar alınacak belki, neler olacak bilmiyorum henüz. Şimdilik bildiğim bir şey var ki o da, örgü bu kış kesinlikle planlarım dahilinde. 

Jazz Expose...Sibel Köse

Beş günlük bir tatilden sonra ilk iş günü nasıl olunursa öyleyim işte. Üstelik yağmurlu bir Ankara sabahına uyandım. İşe pek konsantre olamıyorum. Sanırım kimse beni kınamaz :)   Bu kısacık tatile (kaç gün olduğu önemli değil benim için her tatil kısa...), bol bol muhabbet, bayram ziyareti, aile içi iskambil turnuvaları ve bir jazz konseri sığdırdım.  CerModern yaz akşamlarını eğlenceli hale getirmek adına bu yaz gerçekten güzel işler yaptı. Fırsat buldukça gittiğimiz açık hava film gösterimlerinin yanısıra Jazz Expose günleri de başladığından beri dikkatimizi çekiyordu. Bir çok isim konuk oldu ki Melis Sökmen' i kaçırdığım için çok üzgünüm mesela. Neyse kısmet arefe gününeymiş. Dinleyeceğim muhteşem ses de Sibel Köse imiş. Sonuçta evde bayram için tatlı yapan annemi fena satışa getirerek konsere kaçtık (Evet sonrasında utanmadan o tatlıları yiyen hayırsız benim....) . Sibel Köse muhteşem bir sese sahip ve orkestrası ile uyumuna bayıldım. Repertuarına maa

Quickie...

Bir projeye kenarından köşesinden dahil olma amacıyla başlayıp, bir oyuna dönen çekim macerası. Hep seninle çekecek değiliz ya, bir de seni çekelim :)