Ana içeriğe atla

Yaz Bitti...


Her yaz tatili sonrası Yaşar' ın bir şarkısı dolanır dilime. Öyle yaz aşkları falan yaşadığımdan değil de, "yaz bitti" diye başlar ya, çok uygun bulurum tatil dönüşlerine. 


Yaz bitti, aşıklar şehre döndüler
Yarıda kaldı sabah biten geceler
Daha vardı yaşanacak tatlı günler
Yaşanamadı erkenden bittiler

Yazacağım canım dendi dolu gözler
Alındı birer birer adresler
Ya kalem bitti ne naz
Bu yalan gibi biraz
Ya istilada kalpler sessiz
Yazılmadı, postacılar işsiz


Mevsim biterken böyle aşklar da biter
Başka biriyle başka, başka şehirler
Yaz yaklaşınca düşer akıllar başa
Sonra postacılar işe yağmurlar bitince


İstifaların tatil dönüşüne rastlama oranını cidden merak ediyorum. Bununla ilgili bir istatistik çalışması yapılmalı. Zira işimi ne kadar sevsem de her tatil dönüşü "şeytan diyor ki..." ile başlayan cümleler aklımdan geçmiyor değil. 


Bu tatil öyle çok fotoğraf çekemedim. Ancak bir kafenin duvarı çok hoşuma gitti. Renkli saksıları ile çok canlandırmıştı sokağı. Beğendiğim bir kaç kare içine bunu da dahil ettim. Bu arada fotoğraf demişken, 2,5 yaşındaki yeğenim bir fotoğrafçı olarak yetişiyor. Dediydi dersiniz.... :)

Koşturmacalar, kumsal, güneş, renkler, Nehir, Aile ve arkadaşlarla dolu iki kocaman hafta sona erdi. Neyse ki bir kaç gün içinde çalışma temposuna ve Ankara'ya alışacağımı biliyorum :) Demem o ki, yaz bitti...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu