Ana içeriğe atla

Ufak Bir Kaçamak...


Bazen şikayet ediyorum, dağ başında çalışıyorum,  yakında market yok, banka yok, ulaşım zor vs. vs. Ama burada çalışmanın aslında çok çok güzel bir tarafı var...Sadece üç dakika yürüme mesafesi ile bir cennete gidebiliyorsunuz... Bugün yemek sonrası ufak bir kaçamak yaptık... Ağaçlar, yapraklar, ağaç gövdesinin arasından sızan güneş ışıkları... Her şey öylesine güzeldi ki... Her kareyi saklamak istedim :)


Tabii ki de önümüze sayısız yaprak çıktı. Hangisini çekeceğimizi şaşırdık. 
Her biri birbirine benziyor, ama her biri bir o kadar farklı diğerinden, 
çekebildiğimizi çektik, aklımız çekemediğimizde kaldı.



Pekala itiraf ediyorum ki aslında amacımız bu kuş evlerinin fotoğrafını çekmekti. Yani derinliklerde bizi çok güzel şeylerin karşılayacağına emindik ama nedense harekete geçme nedenimiz bu kuş evleri oldu. Servisle her önünden geçişimizde bunları çekmeliyiz diye düşünürdük. Bu kez harekete geçtik ama iş sadece kuş evleri ile kalmadı tabii... Önümüze çıkan her bitki, ağaç ve yaprak da payına düşeni aldı...

Yaprakları kalp şeklinde olan bir ağaç var ki, en çok zamanı onun önünde harcadık... 
Fonda gökyüzü olunca böyle şeyler çok çok daha güzel oluyor... 

Bu nedir hiç bir fikrim yok... :) 

Nasıl da canlı, nasıl da hayat dolu...



 
İşte benim en çok sevdiğim görüntü; ağaç gövdelerinin arkasından vuran güneş ışıkları, gövdelerin gölgelerini önüme seriyor... Bayılıyorum bu görüntüye...



Terkedilmiş bir çocuk parkını da gezdik. Yine servisle geçerken gördüğüm ve 
"bunların da fotoğrafını çekmek istiyorum" dediğim şeylerdi hepsi.

Cennetin tavanı çok yüksek... :)

Belli ki burası bir kutlamaya tanık olmuş. Kim bilir kimlerin ne çeşit,
ne güzel duygularına şahit oldu bu yapraklar ?


S ve Y ' nin aşkına da şahit olduk...


  

 
 
"Diğer kuş evi yüksekte mi kaldı? Belki bu işinizi görür " der gibi, dönüş yolunda, boy seviyemizde bir kuş evi daha gördük. Belki de alçaktan uçmayı seven kuşlar içindi... :)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu