Ana içeriğe atla

Çubuk, Hamsi, Ateş...


Bu Cumartesi Çubuk'a pikniğe gittik. Oldukça keyifli, kahkahası ve ateşi bol bir gün geçirdik. Mangalda Hamsi' miz günün assolisti olacak sanırken ateş resmen rol çaldı. Başında şarkılar söyledik, ısındık, muhabbet ettik. Açık hava, güzel yemekler ve hepsinden önemlisi muhabbeti hoş insanlarla çok güzel bir gün geçirdim...

 Amacımız sadece çay içmekti ve mangalda yaparız diye düşünmüştük 
ama çiftlikte semaver bulduk :) Gerisi olaylar, olaylar. 

 Tam bir keyif yeri. Henüz ağaçlar yeni ekildiği için önümüzdeki yıllarda 
daha yeşillik olacak ve o zaman böylesi salıncak ve hamakların keyfi bir başka çıkacak. 
Vee tabii daha sıcak havalarda...


 Minik ayrıntılar şimdiden yerini almış bile. Ben ayak şeklindeki dev taşlara bayıldım. 
Üzerinde koca ayak, yeti vs. yazılması da ayrı bir güzel olmuş.

 Talaşı henüz üzerinde yeni yapılmış çardak.:)




 Mısır ekmeği ve mangalda hamsi ile tam bir karadeniz konsepti yaptık. 
Hamsi nefisti. Sarmısak, biber, tuz ve yağ ile önceden biraz sosta bekletilmişti. 
Şimdiye kadar yediğim en güzel hamsiydi diyebilirim.

 Kuş evlerini arkdaşım inşaat artıklarından yapmış. 
Tahta, sunta ne bulduysa artık. Daha asılmayı bekleyen onlarcası var :)

Ve bence günün assolisti bu ateşti. Hem bizi soğuktan korudu hem de güzel şarkılarımıza ve muhabbetimize ışık verdi. Tabii böyle bir ambiansta bir müddet sonra korku hikayeleri anlatmak kaçınılmazdı. Bir grup genç olarak klişenin tam ortasındaydık :)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu