Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rafting Maceramız :)

Yaklaşık bir ay önce arkadaşlardan birinden öylesine çıkmıştı bu rafting fikri. Ama hepimiz ciddiye aldık ve organizasyonu yaptık. Önce 22 Haziran dendi. Sonra su seviyesi azalabilir diye 15 haziran'a çekildi. Sonra 8 Haziran olsun dendi ama 8 Haziran'da Melen Çayı taştı, ortalığı sel aldı haliyle yine 22 Haziran'da gerçekleştirdik raftingimizi. İnsanın ilk aklına gelen doğrudur derler ya, ilk planlarda da doğruymuş, buradan çıkardığımız ders bu oldu :) Ben çok çılgın bir yapıya sahip değilim. Kuralcıyımdır. Adrenalin, adrenalin diye ortalarda dolanmam ama merak ediyorsam o şeyi yapmak isterim, denemek isterim. Rafting de böyleydi benim için. Bilmediğim bir şeydi, denemeyi çok istedim. Benim gibi Antalya'da büyüyen birinin şimdiye kadar yapmaması, gelip de Ankara'da yaşarken yapması da ironik...  Derken rafting günü geldi çattı ve biz yola çıktık. Zaten arkadaşlarla yapılan birkaç saatlik yolculuk bile eğlenmek için yeterli. Geyikler havada uçuşarak git

Artık Salı Günlerimiz Ayrı Güzel...

Ankara'da yaşayan biri olarak güzel bir etkinlik bulunca kıymetini bilmemiz gerektiğini biliyorum. Tıpkı Cermodern' deki "Açık Hava Sinema Günleri" gibi. Her yaz, önce bir hafta boyunca ücretsiz gösterimleri olan bir festival ile başlıyor bu günler. Festival sonrası da her salı gösterimler devam ediyor. Biz geçen yıl festival hariç hemen hemen her gösterimine gitmiştik. Zaten sinemayı seven tipleriz. Üstüne bir de açık hava, enerjisi güzel bir topluluk, arada çalan nefis şarkılar olunca bu seneyi de iple çekmiştik. Sonunda başladı. Dün itibari ile açılışı yaptık. Artık yaz bitene kadar salı günlerimiz ayrı güzel... Film mi? Dün The Zero Theorem'i izledik. Biraz karanlık ve karışık bir filmdi. Ama zaten bizim için söz konusu açık hava olunca film hep ikinci planda kalıyor :) Bu yıl da festivali kaçırdık :/ Seneye umarım...

Bi Güzellik Yaptık...

Kaç zamandır aklımda, ofise bir vazo gül koymak. Özellikle şu pembe olanlarından. Her taraf onlarla dolu şu ara. Bugün sonunda dayanamadım ve bahçedeki güllerden aldım bir dal. Ve nasıl değişti ofisin havası... Haftasonum çok hareketli geçti aslında. Kış Uykusu ile sadece sinemaya değil sanata doydum resmen. Sonrası Karadeniz türküleri ile dolu bir gece. Asıl eğlence ise pazar günü yaptığımız raftingti . Eee haliyle ben fotoğraf çekemedim. Arkadaşların çektiği fotoğraflar elime ulaşınca özel bir rafting postu yapacağım. Ama konumuza dönersek.... bu güller bir harika dostum :) Sadece gül ile kalsak iyi, ofisimize geçtiğimiz haftalarda aslanağzı ektik. Onlar da filizlendi. Dün de mimoza tohumlarını ektik. Hem kuru, hem yaş. O boşmuş gibi görünen saksılar var ya, potansiyel mimoza ağaçlarımız :))  Bakalım neler olacak... Bi de bugün minik misafirlerimiz vardı :))

Yeşil, Mor ve Diğer Renkler...

Hafta sonu yine doğa ile iç içe idim. Hava muhteşem, ne çok sıcak ne de çok soğuktu (pekala itiraf ediyorum geceye doğru serinledi ama olsun o kadar.) . İlerleyen saatlerde yağan yağmur bile keyifli idi. Bir müddet bize çok uzak yerlerde çakan şimşekleri izlemek... (Sonra o fırtınanın şehrin oturduğum yerinde olduğunu anlamak pek hoş olmasa da... :)) ).  Kalabalık bir grup, yemekler, muhabbetler, sessiz sinema oynamalar... O kalabalıkta, o ateşte pişen çayın kıymetli tadı :) Renkler çok güzeldi. Bir sürü foto çektim. Hem buraya hem de hafızama kaydediyorum şimdi o renkleri... Ama bir bedeli var tabii bunların. Yor-gun-luk. İnsan Pazartesi günü 6:30 da kalkacaksa, pazar geç saatlere kadar dışarda olmamalı (Anneanne gibi konuştuğumun farkındayım ama hayatın gerçekleri bunlar :D ) . Zira şu an beni o yataktan kaldırıp işe getiren karanlık ve paralel güçlerin peşindeyim :) Bu sezonu da kelebeksiz kapatmadım. Bir sürü kelebek vardı ama içlerinde en sakinleri bunlar.  Hal

Yağmur Yağıyor, Seller Akıyor...

Hayır hayır arap bacıyı mevzuya karıştırmaya hiç niyetim yok. Ancak Ankara ciddi ciddi yağmura teslim olmuş, yollar ve metro istasyonları (!) sularla dolup taşmışken camdan boş boş bakan birileri var sanırım...  Açıkçası bu yaz kurak geçecek diye korkuyordum. Ancak şu sıralar ciddi anlamda güneşe hasret kaldık. Biraz karamsar havalar olsa da doğa için seviniyorum. Sadece seller olmasa insanlar mağdur olmasa daha mı iyi olacak ne? Bu konuda da doğaya suç atamayız sanırım.  Evet tam zamanı... Sıcak bir şeyler içmek, okumak ve yazmak için... Ve evet Haziran'dayız :)

Bol Bol Nostalji

Hafta sonu bol bol nostalji yaşadık. Cumartesi akşamı eski F1 pilotları Niki Lauda ve James Hunt' un hayat hikayesini anlatan filmle başladı bu süreç. Rush, yeni bir film ancak anlattığı dönem itibari ile yoğun nostalji yaşadık. Giyimler, saçlar, müzikler... 1970'lerin trendlerini izledik. Film hem konu hem de görsellik olarak muhteşemdi. Ertesi gün Hamamönü' ndeki Yeşilçam Kafe 'de kahvaltı yaptık. Bu mekan da hem ekonomik kahvaltısı hem de konsepti ile çok hoşuma gidiyor. Duvarlarda eski Türk Filmi afişleri, nostaljik aksesuarlar ve eski müzikler ile oldukça keyifli bir mekan. Haziran'a rağmen havaların ısınmaması ve yağan yağmur da keyfimizi kaçırmadı. Oldukça güzel vakit geçirdik. Sonrasında da oraya yakın olan Cebeci Halk Pazarı' na gittik. Amacımız plak almaktı. Zira artık piyasada bulunmayan plakları zulasında saklayan bir amca keşfettik. Haliyle biraz tuzlu fiyatları var ama bu işe meraklıysanız buraya uğramalısınız. Pazarda