Ana içeriğe atla

Yeşil, Mor ve Diğer Renkler...


Hafta sonu yine doğa ile iç içe idim. Hava muhteşem, ne çok sıcak ne de çok soğuktu (pekala itiraf ediyorum geceye doğru serinledi ama olsun o kadar.). İlerleyen saatlerde yağan yağmur bile keyifli idi. Bir müddet bize çok uzak yerlerde çakan şimşekleri izlemek... (Sonra o fırtınanın şehrin oturduğum yerinde olduğunu anlamak pek hoş olmasa da... :)) ). Kalabalık bir grup, yemekler, muhabbetler, sessiz sinema oynamalar... O kalabalıkta, o ateşte pişen çayın kıymetli tadı :) Renkler çok güzeldi. Bir sürü foto çektim. Hem buraya hem de hafızama kaydediyorum şimdi o renkleri...

Ama bir bedeli var tabii bunların. Yor-gun-luk. İnsan Pazartesi günü 6:30 da kalkacaksa, pazar geç saatlere kadar dışarda olmamalı (Anneanne gibi konuştuğumun farkındayım ama hayatın gerçekleri bunlar :D ). Zira şu an beni o yataktan kaldırıp işe getiren karanlık ve paralel güçlerin peşindeyim :)


Bu sezonu da kelebeksiz kapatmadım. Bir sürü kelebek vardı ama içlerinde en sakinleri bunlar. 
Haliyle ancak bunların fotoğraflarını çekebildim. 


Sonunda uçurabildik...


Sanırım ben soğuk renkleri seviyorum. Hatırlar mısınız, ortaokul da resim derslerinde sıcak ve soğuk renkler temalı resim yaptırırlardı bize. Herkes aynı şeyleri yapardı. Sıcaksa sonbahar, sarı yapraklar vs. Soğuksa da denizin dibi, balıklar ve yosunlar. Ben deniz yapardım. Bu temalı kaç resim dersi atlattım bilmiyorum ama her defasında deniz çizdim. Mavi, yeşil, mor bana daha yakın geliyor. Hele hele yeşil ve morun uyumuna bayılıyorum. Böyle bir fotoğraf çekebilmek o yüzden beni çok mutlu etti...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu