Ana içeriğe atla

Güzel Dolunay, Güzel Adam...


Hafta sonu, hem Cuma, hem de Cumartesi geç saatlere kadar dışarıdaydım. Cuma akşamı Ahlatlıbel'de piknik yaptık. İftar saati ne kadar güzel bir kalabalık vardı. Üstelik o gün gerçekten çok sıcaktı ama Ahlatlıbel çok güzel esiyordu. Bir de tabii bize harika bir dolunay eşlik etti. Meğer bu günlerde süper dolunay varmış. Gerçekten de muhteşem görünüyordu...


Cumartesi akşamı ise Levent Yüksel' i canlı izleme şansım oldu. Armada Jolly Joker'deki konserine gittik. İlk kez O'nu canlı izledim ve bayıldımmm. Zamanında albümünü defalarca dinlediğim için şarkılarını ezberlemiştim ve konser performansı tıpkısının aynısıydı :)) Nefis ses, nefis yorum yetmezmiş gibi enstrüman da çaldı çokça. Sadece bir şarkıcı değil komple bir müzisyen olduğunu biliyordum ama canlı canlı tanıklık etmek harika bir tecrübe. Güzel adam bu Levent Yüksel...Çok güzel adam....

Armada Jolly Joker'e de bir cümle de olsa değinmek istiyorum. Öyle bir ortam vardı ki, sanki köşeyi dönsek sahille karşılaşabilirdik. Rahat ferah bir konser alanı, açık hava, güzel bir kalabalık ve müzikler...Hatta konserdeki kalabalık kadar dışarıda da keyfi yerinde bir kalabalık vardı. Ankara akşamları için Cermodern'in yanında yeni bir alternatifimiz daha oldu. 


Konser harika dedim ya, gerçekten nefisti. Levent Yüksel'in repertuar sıkıntısı olamaz zaten. Her şarkısı nefis. Bu şarkıyı da bekledik ama söylemedi. Haklıydı da , hangisini seçeceksin bu güzel şarkıların...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu