Ana içeriğe atla

Akdeniz, Karadeniz...


Karadeniz tatilimden döneli iki hafta bile olmadı ama ben yeniden tatile çıkıyorum. Bu kez hedef Akdeniz...tam yol ileri :)))

Gitmeden önce Karadeniz'den kalan son notlarımı da düşmek istiyorum buraya... Öncelikle yukarıda gördüğünüz fotoğraf kaldığım köy evinin manzarası. Evet her sabah böyle güzelliklerle çevrili bir güne uyandım. Her gün bayılarak yedim muhlamaları, bıldırcın kaplamaları, tazelikten kabuğu soyulamayan yumurtaları. Arılarla kahvaltı yaptım her sabah... Çay toplayanları izledim, çay topladım :) 



Evin 300 mt aşağısındaki dereye düştü bir gün yolumuz. Eskiden etrafındaki duvarlar yokmuş. Tabii yağmurlar ve seller etrafındaki ekinlere zarar verince duvar örmüşler. Korktuk önce dereye inemeyeceğiz diye ama onun da yolunu bulduk. Ayaklarımızı buz gibi sulara soktuk.


Karadeniz denince akla gelen ilk şeylerden birisi de yağmur. Bizi hemen hemen her gün ziyaret etti. Ama bunaltmadan. Yağıyor sonra güneş açıyordu. Her halini gördüm yani Karadeniz'in. Sadece çay değil tabii ki, orada her bahçede meyve ağaçları ve bostanlar var. Herkes kendince ekip biçiyor. Bir de kivi... Hemen hemen her evin önü kivi dolu. 


Evveeettt, Karadeniz hatıralarını bitirirken, yeni hatıralar oluşturmak üzere ... Bana müsade.... :)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu