Ana içeriğe atla

Güneşli Bir Pazar...


Bu hafta sonuna yine karla başlamıştık. Ama güneş sonunda yüzünü gösterdi. Özellikle pazar günü çok güzel bir hava vardı. Tabii ki soğuktu ama güneş nefisti. Biz de bu fırsattan yararlanalım dedik ve evimin arkasındaki Dikmen Vadisi'nde biraz yürüyüş yaptık. Koşu yapanlar, köpeklerini gezdirenler ve bizim gibi yürüyüşe çıkanlar vardı. Anladım ki herkes güneşi özlemiş...



Hafta sonunun tek aktivitesi bu yürüyüş değildi elbette. Oscar Ödülleri dağıtılmadan önce aday filmlerden merak ettiklerimi izlemek istiyordum. Hafta sonu The Grand Pudapest Hotel, Birdman ve Boyhood'u izledik. 

The Grand Budapest Hotel, görselliği ile büyüleyen bir film. Müzikleri ve görüntüleri harikaydı. Özellikle Wes Anderson'un simetri takıntısını bilen birisi olarak daha bir zevk aldım. 


Birdman nefis bir filmdi. Nefis nefis.... Kesintisiz sahne geçişleri, dar mekanda büyük bir ustalıkla işi kotaran oyuncular, görüntüler, kurgu, diyaloglar... Aldığı ödüller helali hoş olsun... :)


Boyhood a gelince, gerçekten emek verilmiş. İzledikten sonra öğrendim filmin çekimlerinin 12 yıl sürdüğünü ama buna rağmen beğenmedim filmi. Bana göre Oscar'a aday olacak bir film değildi...


Hafta sonunun bir artısı da Glutensiz Limonlu Kek' ti :) İlk kez denedim ama oldukça başarılı oldu :))




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu