Ana içeriğe atla

Bir Müze, Bir Kale :)


Hafta sonu, gayet plansız bir şekilde dışarı çıkıp, bir iki mağaza sonrasında kendimizi müzeye giderken bulduk. Hedef Etnografya müzesi idi ancak bulunduğumuz yere Anadolu Medeniyetleri Müzesi daha yakın olduğu için Etnografya'yı başka bir güne erteleyip Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin yolunu tuttuk. 

Uzun yıllardır Ankara'da olmama rağmen ilk kez gitmenin hafif bir utancı vardı bende :)) Ama müzeyi çok beğendim. İçindekilere tek tek zaman ayırmaya kalksanız günlerce gezmeniz gerekebilir. Tarihe ilgi duyan herkesin kesinlikle görmesi gereken bir müze. Tabii ortam hafif loş olduğu için çoğu fotoğrafım güme gitti. Elimde kalanlardan ufak bir demet :)

 Çok eski zamanlardan, yontma taş zamanlarından tutun da Çatalhöyük'e, 
Bizans dönemine ait birçok eser bulunuyor müzede. 



 Zamanının anlaşma metniymiş bu tablet

 O zamanlar da tıpkı şimdiki gibi insanoğlu altına ve süse meraklı imiş...
Hangi zamanlar demeyin dönem dönem her zaman aslında...




 Eros'umuza da selam çaktık...


Görünce aklıma kırk haramiler gelmedi değil :)))


Tabii sadece müze ile kalmadık. Kaleye yaklaşık 100 metre uzaklıkta olup da gezmemek olmazdı. O yüzden Ankara Kalesi'ni de gezdik. Ama itiraf etmeliyim ki çok beğenmedim. İçi fazla varoş ve bakımsız geldi. Ama bir çok kısmı tadilattaydı. Belki ileride daha güzel olacaktır. Objektife güzel gelen bir kaç kare yakaladım ama :)


 İç içe geçmiş çatılar gözüme bir hoş göründü...


 Sana dün bir tepeden baktım, Aziz Ankara :p



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu