Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gezici Festival :)

Bu Cumartesiye, iki sergi, bir sinema ve yeni bir mekan keşfini sığdırdık. Hepsinin postları ayrı ayrı gelecek. Sinema ile başlamak lazım tabii. Bu yıl Gezici Festivali'  ne gitmeyi, özellikle "Koca Dünya" yı izlemeyi çok istiyordum. Reha Erdem 'in sunumu da olacaktı amma velakin uyanık Ankara'lılar biletleri tüketmiş. Bize de Seul İstasyonu'  nu izlemek düştü. Filmi beğendim aslında, mesajına biraz daha fazla yer verilse daha da iyi olabilirmiş. Ayrıca belirtmeliyim ki bu festivaller güzel oluyor. Uzun zamandır sürekli gittiğim Çağdaş Sanatlar ' ı ender bu kadar kalabalık görüyorum. 

Süper Dolunay

Afffferin bana, Süper Dolunay gideli iki hafta oluyor ben ancak fotoğrafını koyuyorum. Ama öyle böyle değil şu aralar çok çalışıyoruz :pp Süper dolunay fotoğrafım da öyle güzel bir fotoğraf olmadı, zaten ay normalden çok da büyük değildi ama evet fark edilir derecede parlaktı. Bazı insanlar 200 mm ile hayvani fotoğraflar çekmiş, onlara saygılarımı iletiyor, nacizane fotoğrafımın notunu düşüyorum. sadece :))  Bu da aynı günün gün batımı. O gün gökyüzünün güzel olacağı varmış. 

Kitap Mezatı

İlk kitap mezatımıza gittik bu hafta sonu. Kızılay'da Avare Kitap & Kafe 'de, mütevazi bir grup, mütevazi kitaplar ama eğlenceli bir hava vardı. Tabii mezatta çok nadide parçalar da vardı ancak bu tip yerlerde "işte benim aradığım" diyor insan. Biz şimdilik onu göremedik, ama elimiz boş da çıkmadık. Günün hasılatı 18 tl ye 5 kitap.

Yeni Puzzlelarrrrr....

Şimdi dicem ki kışa hazırlık olsun diye puzzle aldım. Ama ben biliyorum beni, yani başlarsam bu puzzle'ların iki haftalık ömrü var. Bu sene bu sanırım 7. puzzle olacak. O yüzden biraz bekleteceğim kenarda bunları. Kriz anında açılmak üzere :) Ama ikisini de duvarımda görmek istiyorum hemenn....

Kaçışşşş :)

Son iki haftadır inanılmaz yoğun geçiyor iş. Hep son dakika işleri, denemeler, aynı anda birden fazla proje takibi, siparişler vs. vs.... Bir yoğunluk, bir stresss. Artık cuma günü dayanamadık ve mesai saati kahve için kaçtık :) Azıcık kafamızı dinledik.  Burada da çoğu kez paylaşmıştım, dağ başında çalışıyoruz, market yok, banka yok vs diye. Artık o günler geride kaldı gibi görünüyor. Yanımıza koca koca binalar diktiler, haliyle çalışan sayısı da arttı. Kafeler falan açıldı :) Biz de kaçarız artık böyle, inşallahhhh...

Sarı Sarı Yapraklar...

Her sonbahar Vadi'ye inip farklı kareler peşinde koşmak :)

Koşmasaydım Yazamazdım...

İlk Murakami kitabım hayırlı uğurlu olsun. Aslında çok doğru bir kitapla başladım sanırsam Haruki Murakami okumaya. Çünkü bu kitapla onu tanımış oldum. Bundan sonra onun kitaplarını okurken "bu kitapları böyle bir adam yazıyormuş" diyebileceğim bir örnek var elimde. Kendi iç disiplini, samimiyeti ve kurgusu ile maraton koşu anılarını toplamış bu kitapta. İmrendim doğrusu... 

Felatun Bey İle Rakım Efendi

Bayıldığım oyun... Çok eğlendim. Epik komedi tarzında uyarlanmış ve çok güzel iş çıkarılmış. Müzikleri, renkli karakterleri, orkestra ile uyumlu tavırları nefisti. Tempo oyun boyunca hiç düşmüyor. Hatta bazen aşırı hareketten oyunu yakalayamadık, ama hiç sıkılmadık. Sonunda halay çekilesi bir enerji ile çıktık salondan.  Hatta ertesi gün evde sürekli "Seeeevvmmeeekk günahhhsaaaaaa..." diye şarkılar söyleyip "Aaaanntree" dedim durdum.  Fotoğraflar ve daha fazla bilgi için hooopp.... Bu arada bu benim ilk Küçük Tiyatro oyunumdu. Bayıldım Küçük Tiyatro'nun ambiyansına...

Bari Güneş Doğsaydı...

Bu sabah işe gelirken güneş henüz doğmamıstı. O kadar erkenciyiz yani. Bir de bu sene saatleri de ayarlamadılar hepten erkenci oldu. Şimdiden böyle, daha bunun Aralığı var, Ocağı var...puffff....