Ana içeriğe atla

Nostalji Rüzgarı


Bu hafta sonu benim için resmen nostalji oldu diyebilirim. Öncelikle Sezen Aksu'nun yeni albümü "Biraz Pop Biraz Sezen"' dinledim. Tıpki lise çağlarımda dinlediğim gibi. Sözlerine, enstrümanlarına dikkat ederek. Öyle olunca daha bir kolay oluyor şarkıların yüreğinize dokunması. Albümden de o tadı aldım zaten. Eskinin tadını. Işık Doğudan Yükselir albümü ilk çıktığında bir günde 7 kez dinlediğimi hatırlarım :)) Öyle bir tat bu. En son sanırım Tarkan'ın Ahde Vefa'sını böyle kendimi vererek dinlemiştim. Büyüdükçe insan uzaklaşıyor böyle güzel şeylerin hakkını vermekten. Sonra o dönemden bir el çekip çıkarıyor sizi bu boşluktan. Hoşgeldin eski (umarım) Sezen...



Bir diğer nostaljiyi de teniste yaşadım. Bu sadece tenis severler için değil, tüm spor severler için özel bir hafta sonu idi.  Avusturalya Açık finalinde hem kadınlarda Serena-Venus Williams eşleşmesi, hem de erkeklerde Rafael Nadal - Roger Federer eşleşmesi beni yıllar öncesine götürdü. Bundan 6 yıl önce adam akıllı izlediğim ilk tenis maçı yine Rafael Nadal-Roger Federer karşılaşması idi. Biliyorum böyle 6 yıl  demek çok da nostaljik olmuyor ama bu insanların maximumum da 10 yıl kaldıkları düşünülünce gerçekten şanslıydık bu finali izlemekle. Belki (büyük ihtimalle) bir daha karşı karşıya gelemeyecekler...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu