Ana içeriğe atla

Yıkıma Giden Adam




Nefisti... Enfesti... Bu adam neden bu kadar az kitap yazmış ki dendi. Benim gibi Bilim-Kurgu seveni ihya etti bu kitap...

Alfred Bester, varlığını yeni öğrendiğim bir yazar (Yuh bana, yuhlar bana...). Dün "Yıkıma Giden Adam" kitabını bitirdim. Adam 1950 yazmış bu kitabı ve 24. yy. daki yaşamı anlatmış. 21. yy dan bakıyorum da gerçekten henüz gerçekleşmemiş ama olası o kadar çok şeyden bahsetmiş ki, bayıldım. Aynı zamanda hafif Minority Report tadı var ama hemen belirtmeliyim ki bu eser Minority Report' dan önce basılmış. Yani öylesi muazzam bir eserin de fikir babası olabilir. 

Yıkıma Giden Adam, bir çok kişinin ve polislerin düşünceleri okuyabildiği bir ortamda, bir cinayeti planlayan ve bunu gerçekleştiren, aynı zamanda da düşüncelerini gizleyerek polislerden kaçmaya çalışan bir adamın hikayesi. Bir kitapta, Bilim-Kurgu, Dram, Polisiye var... Yeme de yanında yat...

Alfred Bester gerçekten başka bir adammış. Tasvirleri, kurguları harikaydı. Bunları yaparken aynı zamanda insan psikolojisi, beyin aktiviteleri gibi kavramlara da dalıp çıkıyor. Bu kitabı e-kitap olarak okudum ama en kısa zamanda kitabını alacağım ve kitaplığıma koyacağım. Şimdi hedefim "Kaplan Kaplan".

Kitap nefisti demiş miydim...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu